
Duanın tarifi dua lügatte, ibadettir. Nitekim geçen ayette açıklanmıştır. Resûl (s.a.v.) şöyle bizlere buyurmuştur. Eddüaü hüvel ibadetü. Bu manada namaz lügatte dua sayılır. Ama ıstılahta Hak Teâla'ya yalvarmaktır. Mümin Süresi ayet 60/ Ve kale rabbüküm'üni estebcibleküm innellezine yestekbirune an ibadeti seyedhulune cehenneme dahirin. Meali; Allah'ınız buyurdu ki, beni çağırın, bana dua edin. Duanızı ben kabul ediyim. Muhakkak ki bana kulluk etmeyi kibirlerine, yediremiyenler, zillet içinde hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir. Tefsir ehli şöyle demişlerdir: Bu ayeti kerime de duadan murad ibarettir. Ve bundan da dua okumanın, namaz kılmak, oruç tutmak gibi ibadet bilinmiştir. Böyle olunca dilek vaktinde dua okumak en üstünü en faziletlisidir. Bu konuda bazı meşayıh (şeyhler) şöyle demişlerdir. Maslahat için dua okumayıp Allah'ı zikretmek ve öteki ibadetlerle meşgul olmak daha faziletlidir. Çünkü, dua okumakta Hak Teâlâ'nın kudretine bir nevi ayrılık vardır. Kaza ve kadere teslim olmak. Hak Teâlâ'nın buyruğunu kabul etmektir.
Mesele; İmam Gazali Hazretlerine şöyle sormuşlardır: Hak Teâlâ Ezel'de her şeyi takdir eylemiştir. Öyle ise dua okumanın ne faydası olur. Gazali Hazretleri de şöyle cevap buyurmuşlardır. Her ne kadar Hak Teâlâ her nesneyi takdir eylemisse de o her nesne için sebeb te yaratmıştır. Sebebleri sebeb verici şeylere bağlamıştır. Nitekim yağmuru ot bitmesine, ateşi aş (yemek) pişmesine sebeb eylediği gibi duayı da işin bitmesine sebeb kılmıştır. Nesne Allah'ın takdiri dışı değildir. İnsanın kalbinin iki yüzü vardır. Biri Ruhaniyete bakar, diğeri nefsaniyete bakar. Ruhaniyetin hakkaniyetle, nefsaniyetin de cismaniyetle alakası vardır. Galabei kuvvet hangi taraf olursa kalb zaruri olarak ona meyleder. Eğer bir kimsenin galabel hali (gidişatı, hal ve vaziyeti) ruhaniyet yönünden olursa kalbi hakkaniyete (İlahi olan doğru olan şeylere) meyleder. Ve bütün hakikatlarin sırlarına yönelir. o kalbe güzel kokulu lutuf rüzgarları yerleşir. Eğer durumu, hali nefsaniyet (nefsinin isteği) yönünde olursa kalbi; cismaniyete (cismani şeylere) meyleder. Ve dünyanın çeşitli lezzetlerine yönelir. O kalbi dünyaya kul, köle olmak kaydında olur. Nefsinin arzularını yerine getirmek kaydında olur. Maddi değerleri elde etmenin kaydında olur. İnsana nefs ve şehvet verildiği içindir bu düşünce ve istekler.